Osmanlıca bilmiyorum ama benim bildiğim Arap alfabesiyle Türkçe yazarken yabancı kelimelerin okunduğu gibi yazıldığı. Osmanlı'nın son dönemlerinden 1928 Harf İnkılabı'na kadar bazen bu yabancı kelimeler, Osmanlıca yazının arasında Latin harfleriyle de yazılmışlar. Yeni Lisan hareketi (Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp vs.) manifestosunda "Yabancı kelimeler Türkçe'de okunduğu gibi yazılsın" maddesini de bulundurmuştur mesela. Cumhuriyet döneminde de bu kural benimsenmiştir ve uzun yıllar yabancı kelimeler okunduğu gibi yazılmıştır. Hatta telaffuz farklılığından kolayı farklı yazılışlar da görülebilir. Örneğin, Nazım Hikmet'in şiirlerinde Kiev şehrinin "Kiyef" diye yazıldığını görebiliriz. O şehir ismi meselesine gelince; eski dönemlerde toplumların, kültürel bağları olan şehirlere kendi telaffuzlarına uygun isimler vermesi çok doğaldır. "Çeska" demiyoruz, "Çeseka" diyoruz mesela, telaffuza adaptasyona o kadar eski kökü olmayan bir örnek vermek gerekirse.