3) Gala'ya İlişkin
Beni en çok işte bu konu rahatsız ettiği için birşeyler yazmaya karar verdim. Balık baştan kokar, derler. Bizim yabancı özentili, ergen kalmış, "Liseli" Yönetimler, Galatasaray taraftarlarını da mı etkiledi acaba? Nedir bu "Yabancılar Galatasaray'a Gala diyor, biz de diyelim" hevesi? Nedir bu yabancı özentisi? Galatasaray, kendini başkaları ne derse ona göre adlandıracak kadar kimliksiz bir kulüp müdür?
Bunu tartışan Galatasaraylıları, Fenerbahçe'den ders alacaklarını umarak, bir konuda bilgilendireyim. Avrupa kupaları maç yayınlarında, Fenerbahçe için Fen yazılıyordu. Fenerbahçe yönetimi, "Bizim kısaltmamız Fen değil, FB'dir" diyerek, gerekli girişimlerde bulunmuştu. İşte bu, kişilik meselesidir.
Avrupalı neden Gala diyor? Çünkü bu onların anlayışına ve bakışaçısına uygun. Bizimkine değil. Onların dilinde Gala sözcüğünün bir anlamı var. Bizim dilimizde yok. O anlamın Galatasaray'la hiçbir ilgisi yok. O zaman bana ne? İlgisi olsaydı bile bana ne?
Şöyle bir yazı gördüm: "Elin Avrupalısı, Galatasaray'ın Galata ile Saray diye iki sözcükten oluştuğunu, GS'nin bunların başharflerinden oluştuğunu nerden bilecek? GS onlara hiçbir anlam ifade etmiyor. GS desen, Golden State anlarlar".
GS'nin Galata ile Saray'ın başharflerinden oluştuğunu nereden bileceklerini hemen söyleyeyim. Çok basit: Galatasaray'ın belirtkesinden (logosundan). Eğer o yabancılar, Galatasaray'ın adına ve belirtkesine bakıp GS'nin ne anlama geldiğini anlayamayacak kimselerse, biz o anlayışı kıt kimselerle uğraşacak, anlasınlar diye göbeğimizi çatlatacak değiliz.
Nereden anlayacaklarına ikinci yanıt: Konu basketbolken GS'yi gördüğünde Golden State olduğunu nasıl anlıyorsa, konu futbolken GS gördüğünde de Galatasaray'ı öyle anlayacak. Yine başharflerden. Tek fark, bir zahmet, kafalarını birazcık fazla çalıştıracaklar.
Ayrıca, yabancıların bilmesi çok mu önemli, çok mu gerekli? Eğer önemli ve gerekliyse, o zaman yapılacak şey çok basit: Galatasaray başarılı olacak, kendine hayranlık duyuracak. Golden State'in yaptığı gibi. İşte o zaman başkaları Galatasaray'ı anlamaya çalışacak, araştıracak, peşinden koşacak. Galatasaray, başkaları kendisini anlasın diye onların peşinden koşmayacak. Galatasaray, GS yerine Gala yazmak gibi kendinden ödün vermeye kalkacak bir kulüp değil. En azından benim için bu kadar küçük ve kimliksiz bir kulüp değil. Başka taraftarların ve hatta yönetimlerin Galatasaray'ı böylesine küçük görüp görmediğiyse umrumda bile değil.
Galatasaray UEFA kupasını kazandığında, bütün dünya, Galatasaray'ı didik didik araştırmaya başlamıştı. Cim Bom Bom'un nasıl yazılıp nasıl okunduğu bile dahil. GS'nin ne demek olduğunu mu bilmeyecekler?
Yeri gelmişken, okuduğum bir ifadeye değineyim. Şöyle yazılmış: "Cim Bom Bom'un çağı kapandı gibi biraz artık. Sanırım kulağa çocukça geldiğinden kullanılırlığı epeyce düştü". Onun nedeni de yazayım: Çünkü Fenerbahçeliler Cincon diye dalga geçiyor; bu kadar basit. Yine kendini başkalarına göre tanımlama mantığı. "Birileri şu adımla alay ediyor, o zaman ben o adı kullanmayayım". İlkokuldayken biri bize şöyle dediğinde kızar, hatta ağlardık: "-Seni öğretmene söyleyeceğim? -Neden? -Çünkü pilavıma kaşık attın?". Bu kadar saçma bir nedenden kızar, ağlar, küserdik. Bu da aynı şey.
Kızdırmalara karşı benzer bir küskünlük, dördüncü yıldızı aldığımızda yaşanmıştı. Galatasaray o yıl peşpeşe 4 gollü yenilgiler alınca, başkaları kızdırmak için takımın adını G4L4T4S4R4Y şeklinde yazıp durdu. Çok isterdim, 4. yıldızı taktıktan sonra Galatasaraylıların da aynı şekilde yazmasını, tişörtler basmasını. Ama biz utanmayı, küsmeyi ve G4L4T4S4R4Y yazısına başkalarının yüklediği anlamla bakmayı seçtik.
"Modanın geçmesi" konusuna gelince, Parçalı Forma, yüz yıldan fazla oldu, İngilizlerden alıntıdır. Bugün İngilizler bile artık pek kullanmaz. Ama biz kullanıyoruz. Ne yapalım, modası geçti diye kullanmayalım mı?
Şöyle bir ifadeyi not almışım: "Manchester City, MCI yazdırmayacak, bizim de GS yazdırmamız saçma bu yüzden". Biz GS yazmanın saçma olup olmadığını Manchester City'e göre mi belirleyeceğiz? O kim oluyor? İlk belirtkemiz olan "Gayın içinde Sin"i çizen kişi, yaptığı şeye bu nedenle saçmalık denmesine ne yanıt verirdi acaba?
İlle de kendisini başkalarına göre tanımlamak isteyenlere, bir kampanya önerisinde bulunayım. Galatasaray, Manchester United'ı eleyip de ilk kez Şampiyonlar Ligi'ne katıldığında, düz Sarı forma, şort ve çorapla sahaya çıkıyordu. O yıllarda İngilizler Galatasaray'a "Sarılılar" diyordu ve Sarı formayı görünce ürker olmuşlardı. İşte bu nedenle, kampanya önerim, şu: "Galatasaray'ın resmi adlarından biri Sarılılar olsun ve her yılki birinci formamız, düz Sarı forma olsun". Önermesi benden, yönetimi mesaj yağmuruna tutmak kendilerinden.
Son olarak, içimde kalan bir konuya değinmeden geçemeyeceğim. Bir ara Galatasaray'ın bu yılki birinci forması tartışılırken, beğenmeyenler, "Malatyaspor'a, Göztepe'ye benzedi" diye yakındı. Bu takımları küçümsemeleri, kendilerini ilgilendiren bir sorun. Ama bu takımları, formalarında yalnızca Galatasaray'ın renklerini kullanıyorlar diye küçümsemelerini hayretler içinde okumuştum. Az daha, bir formada yalnızca Sarı ile Kırmızı'nın yanyana kullanılmasına "Kezbanca" diyeceklerdi. Demediler, teşekkür ederiz.